6 Kasım 2010 Cumartesi

GÜVERCİN_Patrick Suskind

Yayın Evi: Can Yayınları
Basım Yılı: Mart 2010
Sayfa Sayısı: 75


Bir romandan ziyade fobik bir uzun öykü Güvercin. Paris'te bir pansiyonun çatı katındaki odasında kimsesiz ve tekdüze denilebilecek bir hayat süren Jonathan, bir bankada bekçilik yaparak geçinmektedir. Uzun yıllar çalışmasının karşılığında biraz para biriktirmiş, içinde oturduğu odayı satın almak üzeredir. Bir sabah odasından çıkıp ortak kullandıkları banyoya yöneldiğinde koridorda açık kalan pencerelerin birinden gelmiş bir güvercinle karşılaşır. Bu zavallı, küçük hayvan onu öylesine panikletir ki, eşyalarını toplayıp oradan kaçmaya karar verir. Zar zor kendini dışarı atıp  işe gider, gün boyu aksilikler peşini bırakmayacak ve bu tuhaf hikaye sürpriz denilebilecek bir sonla bitecektir. 


Güvercin'i yazara dair daha fazlasını görebilmek için okudum. Abartılı ama sıkıcı olmayan bir hikayeydi. Baş karakterin ruh hali gayet iyi tasvir edilmiş ama böyle bir sıkıntıya aşina olmayanlar için yadırganabilir nitelikte tabii. Hikayenin en çok sonu hoşuma gitti, aslında zaten böyle olmalıydı deseniz de kitap boyunca çok farklı yönlere sürüklendiği için konu yine de bunu beklemiyorsunuz. 


Peki kitap okunmağa değer mi? Patrick Suskind iyi bir yazar olduğu için elbette. Yine de henüz okumadıysanız Koku'yu okuyun, yazacağı yeni uzun romanı beklerken, hikayelerinden uzak durun derim. 


  

4 yorum :

  1. evet, Koku'yu okumak lazım.

    YanıtlaSil
  2. Kokuyu okudum,sonra da filmini seyrettim,keşke seyretmeseydim...

    YanıtlaSil
  3. Ben filmini seyrettiğimde beğendim sonra unuttum, o yüzden kitabın büyüsü bozulmadı :)

    YanıtlaSil

Burası sukûnetin hakim olduğu, tenha bir kütüphane. İçinden geçenleri fısılda ki orada olduğunu bileyim.